CANDIDA ve Herxheimer Reaksiyonu (Die-Off)

CANDIDA ile savaş ve Herxheimer Reaksiyonu (Die-Off)



Candida (Candida Albicans) enfeksiyonu genellikle köpeklerde alerji ile karıştırılan, deri hastalıklarına benzer rahatsızlıklarla gözlemlenen, genellikle kaşıntı, kulak enfeksiyonları ile karşımıza çıkar. Candida sindirim sisteminde şeker ve yağ tüketerek yaşarlar. Köpeklerimizin bağışıklığı düştüğünde sinsice piyasaya çıkarak bütün vücutta kontrolü eline alan fırsatçı köylü kurnazlarıdır.

Candida’yı besleyerek onları vücuda büyük miktarda toksin salmalarına fırsat verirsiniz, dolayısıyla zaten vücutta bulunan ama sayıca çoğaldıkları için vücuda zarar vermeye başlayan bu organizmalar, alerjik reaksiyonlardan, idrar yolları enfeksiyonuna, deride bozulmalara kadar bir çok sağlık sorunları ile evcil hayvanlarımızın başına bela açar.

Candida’nın oluşumundaki baş aktörler ise, işlenmiş ticari mamalar (kuru ve yaş mamalar), ilaçlar, kimyasallar, antibiyotikler olarak gösterilir.

Bu dertten müzdarip bir köpeği çiğ beslenmeye geçirdiğinizde ise candida’yı aç bırakmaya başlarsınız. İşte bütün sıkıntı burdan sonra başlıyor. Candida ile savaş...

Daha önce canı sıkıldığı zaman piyasaya çıkan candida artık bütün mahallesini, dayısını amcaoğlunu toplayıp elinde avucunda ne var ise sizin köpeğiniz ile savaşa girmeye başlayacak. Candida’yı aç bıraktığnızda minimum 79 bilinen toksin açığa çıkacak. Buna “Herxheimer reaksiyonu” veya “DIE-OFF” deniliyor.

Peki bu savaşta siz ne yapacaksınız? Sadece çiğ beslenmeye geçerek savaşı mı kazanacağız. Biraz zor.

Burada bizim silahımız probiyotik ve prebiyotikler (Prebiyotikleri özellike şekeri burada candidayı beslemek için değil, probiyotikleri beslemek için kullanmalıyız. Fermente sebze yaparken prebiyotik içeren, yer elması, sarımsak gibi sebzelerle birlikte fermente edersek probiyotiklerin savaşta daha güçlü olmalarını sağlamış oluruz)

Tabi bir de candida ile savaşırken, candidaya inanan bir veteriner de bulmak gerekiyor ki köpeğinizi antibiyotiklerden, aşılardan, dewormer haplarından uzak tutsun. Burada ben bireysel olarak bir yol çizdim çizdikten sonra holistik bir bakış açısıyla tedavi eden veterinerler olduğunu öğrendim. Keşke daha önce bilseydim.

Diğer dikkat etmemiz gereken, artık köpeğimizin diyetini biz kontrol ediyoruz dolayısıyla candida’yı yenecek komutan biziz. Savaş taktiğimiz candidayı aç bırakmak olmalı. Bu nedenle candidanın besin kaynaklarından şekerli gıdalar (bunlara şekeleri sebzeler de dahil) nişasta ve tahıl içeren karbonhidrat gruplarını vermiyoruz sebze olarak ağırlıklı yeşil yapraklı sebzeleri kullanıyoruz.

Antifungal yağlar kullanabiliriz (hindistan cevizi yağı, oregano yağı, pau d’arco yağı gibi. (Bu yağları doğru dozajda kullanmak için bir homoeapat desteği alınması daha doğru olur)
Mutlaka probiyotik kullanıyoruz.


Eğer savaşı kazanırsak candidayı öldüreceğiz. Belki tamamen değil belki hep savaşmak zorunda kalacağız ama ortada ölü candidalar olacak ve kaldırmamız gereken cenazeler. Bu cenazeleri kaldırmak için de antioksidanlar kullanmamız gerekecek. Ortadan kalkmayan cenazeler karaciğer ve deride toksin olarak birikir. (Antioksidanlarla ilgili yazıya buradan ulaşabilirsiniz)

“Bu yazıyı yazmamdaki neden bilimsel bir olaya ışık tutmak veya bilim adamlığına soyunmak değil, kendi köpeğimle savaştığım bir rahatsızlık ile ilgili araştırmalarımı ve öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak ve çiğ beslenme diyeti ile ilgisini kendi tecrübelerimi katarak aktarmaktır.”

Bu yazı İzzet Kafalı tarafından yazılmıştır.

Yorumlar